Kastamonu Lahikası

Kastamonu Lahikası, 138. Mektup, 271. sayfadasınız.

içinde dikkat edilse, herkes kendi nefsinde hizmeti derecesinde böyle nümuneleri görebilir.
Risale-i Nur şakirtlerinden:
 Hafız Tevfik (Evet), Hilmi (Evet), Kâmil (Evet), Hayri (Evet), Mehmed Feyzi (Evet), Emin (Evet):
Gözümüzle gördük.
Evet. Ben de tasdik ediyorum.
Said Nursî
- 138 -
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Bu şiddetli kışta ve mânevî, dehşetli, ayrı tarz bir kışta ve nev-i beşer ictimaî hayatında müthiş kanlı diğer tarz bir kışta, çırpınan biçarelere rikkat-i cinsiye ve şefkat-i neviye cihetinden gayet derecede bir hüzün ve elem hissettim. Çok yerlerde beyan ettiğim gibi, yine Erhamürrâhimîn ve Ahkemülhâkimîn olan onların Hâlık-ı Kerîm ve Rahîmin hikmet ve rahmeti, benim kalbimin imdadına yetişti. Mânen denildi ki:
"Senin bu şiddet-i teessürün, o Hakîm ve Rahîmin hikmetini, rahmetini bir nevi tenkit hükmüne geçer. Rahmet-i İlâhiyeden ileri şefkat olunmaz. Hikmet-i Rabbaniyeden daha ekmel hikmet, dâire-i imkânda olamaz. Âsiler, cezalarını; mâsumlar, mazlumlar, zahmetlerinden on derece ziyade mükâfatlarını alacaklarını düşün. Senin daire-i iktidarının haricinde olan hâdisâta, Onun merhamet ve hikmet ve adaleti ve rububiyeti noktasında bakmalısın." Ben de o lüzumsuz şiddetli elem-i şefkatten kurtuldum.

içinde dikkat edilse, herkes kendi nefsinde hizmeti derecesinde böyle nümuneleri görebilir. Risale-i Nur şakirtlerinden:  Hafız Tevfik (Evet), Hilmi (Evet), Kâmil (Evet), Hayri (Evet), Mehmed Feyzi (Evet), Emin (Evet): Gözümüzle gördük. Evet. Ben de tasdik ediyorum.
Said Nursî - 138 - Aziz, sıddık kardeşlerim, Bu şiddetli kışta ve mânevî, dehşetli, ayrı tarz bir kışta ve nev-i beşer ictimaî hayatında müthiş kanlı diğer tarz bir kışta, çırpınan biçarelere rikkat-i cinsiye ve şefkat-i neviye cihetinden gayet derecede bir hüzün ve elem hissettim. Çok yerlerde beyan ettiğim gibi, yine Erhamürrâhimîn ve Ahkemülhâkimîn olan onların Hâlık-ı Kerîm ve Rahîmin hikmet ve rahmeti, benim kalbimin imdadına yetişti. Mânen denildi ki: "Senin bu şiddet-i teessürün, o Hakîm ve Rahîmin hikmetini, rahmetini bir nevi tenkit hükmüne geçer. Rahmet-i İlâhiyeden ileri şefkat olunmaz. Hikmet-i Rabbaniyeden daha ekmel hikmet, dâire-i imkânda olamaz. Âsiler, cezalarını; mâsumlar, mazlumlar, zahmetlerinden on derece ziyade mükâfatlarını alacaklarını düşün. Senin daire-i iktidarının haricinde olan hâdisâta, Onun merhamet ve hikmet ve adaleti ve rububiyeti noktasında bakmalısın." Ben de o lüzumsuz şiddetli elem-i şefkatten kurtuldum.