Mektubat

Mektubat, Dokuzuncu İşaret, 188. sayfadasınız.

İbni Mes'ud dedi: Batn-ı Nahl denilen nam mevkide, Nusaybin ecinnîleri ihtidâ için Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâma geldikleri vakit, bir ağaç o ecinnîlerin geldiklerini haber verdi.
Hem İmam-ı Mücahid, o hadîste İbni Mes'ud'dan nakleder ki: O cinnîler bir delil istediler. Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm bir ağaca emretti; yerinden çıkıp geldi, sonra yine yerine gitti.1
İşte, cin taifesine birtek mu'cize kâfi geldi. Acaba bu mu'cize gibi bin mu'cizât işiten bir insan imana gelmezse, cinnîlerin يَقُولُ سَفِيهُنَا عَلَى اللهِ شَطَطًا 2 tabir ettikleri şeytanlardan daha şeytan olmaz mı?
SEKİZİNCİ MİSAL: Sahih-i Tirmizî, nakl-i sahihle Hazret-i İbni Abbas'tan haber veriyorlar ki:
İbni Abbas dedi ki: Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm bir a'râbîye ferman etti:
اَرَاَيْتَ اِنْ دَعَوْتُ هٰذَا الْعِذْقَ مِنْ هٰذِهِ النَّخْلَةِ اَتَشْهَدُ اَنِّى رَسُولُ اللهِ
"Ben bu ağacın şu dalını çağırsam, yanıma gelse, iman edecek misin?" "Evet" dedi. Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm çağırdı. O urcun, ağacının başından kopup, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın yanına atladı, geldi.
Sonra emretti, yine yerine gitti.3
İşte, bu sekiz misal gibi çok misaller var; çok tariklerle nakledilmişler. Malûmdur ki, yedi sekiz urgan toplansa, kuvvetli bir halat olur. Binaenaleyh, şu en meşhur sıddıkîn-i Sahabeden böyle müteaddit tariklerle ihbar edilen şu mu'cize-i şeceriye, elbette tevatür-ü mânevî kuvvetindedir, belki tevatür-ü hakikîdir. Zaten Sahabeden sonra Tâbiînin eline geçtiği vakit, tevatür suretini alır.

İbni Mes'ud dedi: Batn-ı Nahl denilen nam mevkide, Nusaybin ecinnîleri ihtidâ için Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâma geldikleri vakit, bir ağaç o ecinnîlerin geldiklerini haber verdi. Hem İmam-ı Mücahid, o hadîste İbni Mes'ud'dan nakleder ki: O cinnîler bir delil istediler. Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm bir ağaca emretti; yerinden çıkıp geldi, sonra yine yerine gitti.1 İşte, cin taifesine birtek mu'cize kâfi geldi. Acaba bu mu'cize gibi bin mu'cizât işiten bir insan imana gelmezse, cinnîlerin يَقُولُ سَفِيهُنَا عَلَى اللهِ شَطَطًا 2 tabir ettikleri şeytanlardan daha şeytan olmaz mı? SEKİZİNCİ MİSAL: Sahih-i Tirmizî, nakl-i sahihle Hazret-i İbni Abbas'tan haber veriyorlar ki: İbni Abbas dedi ki: Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm bir a'râbîye ferman etti: اَرَاَيْتَ اِنْ دَعَوْتُ هٰذَا الْعِذْقَ مِنْ هٰذِهِ النَّخْلَةِ اَتَشْهَدُ اَنِّى رَسُولُ اللهِ "Ben bu ağacın şu dalını çağırsam, yanıma gelse, iman edecek misin?" "Evet" dedi. Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm çağırdı. O urcun, ağacının başından kopup, Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmın yanına atladı, geldi. Sonra emretti, yine yerine gitti.3 İşte, bu sekiz misal gibi çok misaller var; çok tariklerle nakledilmişler. Malûmdur ki, yedi sekiz urgan toplansa, kuvvetli bir halat olur. Binaenaleyh, şu en meşhur sıddıkîn-i Sahabeden böyle müteaddit tariklerle ihbar edilen şu mu'cize-i şeceriye, elbette tevatür-ü mânevî kuvvetindedir, belki tevatür-ü hakikîdir. Zaten Sahabeden sonra Tâbiînin eline geçtiği vakit, tevatür suretini alır.