Anadilde İbadet Nerelerde Mümkün?

Anadilde ibadet nerelerde mümkün?

Dar-ı harb veya İslam'ı salt devlet düzeni veya yönetim şekli olarak düşünmek yanlıştır.

TV111 ekranlarında izleyicisiyle buluşan Açı Farkı'nda İbrahim İpekoğlu, Said Doğan ve Ali Argunhan; her hafta, ilginç sorulara, Risale-i Nur metinlerinden hareketle cevaplar bulmaya çalışıyorlar. Bu hafta da; "Her millet kendi dilinde ibadet edebilir mi? İslam'da buna cevaz var mı? Yoksa, neden?" sorusu üzerine yoğunlaşılan programda Argunhan, Bediüzzaman'ın böylesi meselelerde özellikle altını çizdiği 'daru'l-harb' kavramı üzerine ilginç tesbitlerde bulundu.

Öncelikle; ilgili bölümde zikredilen sualde, yani:

"Şeâir-i İslâmiyeyi tağyire teşebbüs edenlerin senetleri ve hüccetleri, yine her fena şeylerde olduğu gibi, ecnebîleri körü körüne taklitçilik yüzünden geliyor. Diyorlar ki: 'Londra'da ihtidâ edenler ve ecnebîlerden imana gelenler, memleketlerinde ezan ve kamet gibi çok şeyleri kendi lisanlarına tercüme ediyorlar, yapıyorlar. Âlem-i İslâm onlara karşı sükût ediyor, itiraz etmiyor. Demek bir cevaz-ı şer'î var ki sükût ediliyor.'"

kısmında alınan referansın Bediüzzaman tarafından 'yanlışlandığını' belirten Argunhan; izahın hemen başında geçen:

"Elcevap: Bu kıyasın o kadar zâhir bir farkı var ki, hiçbir cihette onlara kıyas etmek ve onları taklit etmek zîşuurun kârı değildir. Çünkü, ecnebî diyarına, lisan-ı şeriatta 'dâr-ı harp' denilir. Dâr-ı harpte çok şeylere cevaz olabilir ki, diyar-ı İslâmda mesağ olamaz..."

paragrafında da bu 'referans hatasının' altının çizildiği belirtti. İslam'ın bir geçmişe ve geleneğe sahip olduğu, asırlarca tüm şeairleriyle birlikte rahatça yaşadığı ve hatta ekseri oluşturduğu beldelerde, elbette o dinin emirlerini uygulama noktasında, dar-ı harb tabir edilen, müslüman olmayanların çoğunlukta olduğu ve İslam'ın geleneksel bir varoluşa sahip olmadığı beldelerle uygulanan hükümlerin aynı olmayacağını belirten Argunhan; bu konuların fıkıhta da farklı alanlarda değerlendirildiğini ifade etti.

Daru'l-İslam dendiğinde de aklımıza hemen şeriat hükümleriyle yönetilen devletler gelmemesi gerektiğini belirten Argunhan; İslam'ın ekserce bir varlık sergilediği, şeairlerini uygulayabilecek güce sahip olduğu yerlerin tamamının daru'l-İslam'a dahil olduğunu sözlerine ekledi. 

 

Tüm Haberler

Tümü için tıklayın...