İmana Dair Konuşmak Hep Aynı Şeyi Konuşmak mıdır?

İmana dair konuşmak hep aynı şeyi konuşmak mıdır?

"La ilahe illlah'ın tesbiti ve tasdiki, kainatın şahitliğinde ve kainatı gözlemleyerek her bir esmayı ona atfetmeyi gerektiriyor. Her bir esmayı ona atfetmek demek, aslında her fiili ona atfetmek manasına geliyor."

Her salı TV111 ekranlarında izleyicisiyle buluşan Düşünce Okulu programında, Mesnevî-i Nuriye'den bir bölüm, müzakereli okumalar eşliğinde İstanbul Düşünce Okulu ekibince masaya yatırılıyor.

Bazen bir cümlenin, bir kavramın, bir i'lemin onlarca dakika analiz edildiği programda bu hafta, programcılardan Yunus Emre Orhan, Nur talebeleri hakkında da çok söyleyenen; "Hep aynı imanî meselelerden bahsediyorsunuz. İman ettikten sonra artık daha ne konuşulabilir ki?" tarzında bir itirazı ve bu itirazın haksızlığını analiz etti.

Bu noktada, Bediüzzaman'ın "La ilahe illallah'ın hadsiz mertebeleri..." ifadesinin hatırlanması gerektiğine dikkat çeken Orhan; imanın sadece kelime-i tevhidi söylemekten ibaret olmadığını, bunun bütün alt renklerinin de aynı tevhid cümlesi içinde kastedilebildiği ölçüde imanın mertebelerinde ilerleme kaydedilebileceğini belirtti.

Hayatın, metinlerin, derslerin bazen önümüze bazen 'La sanie illallah'ı (Allah'tan başka Sâni/sanatla yaratan yoktur), bazen 'La rezzake illallah'ı (Allah'tan başka rızık verici yoktur), bazen de 'La kadire illallah'ı (Allah'tan başka kudret sahibi yoktur) getirdiğinin altını çizen Orhan; bütün bu renklerin ve daha fazlasının konuşulmasının aslında 'La ilahe illallah'ı daha çok ve derin anlamak' anlamına geleceğini dile getirdi.

Bu nedenle her ne kadar aynı şeyi konuşuyor gibi dursak da aslında aynı hakikatin farklı açılarını konuştuğumuza vurgu yapan Orhan; bu tekrarın, zâhiren tekrar görünse de aslında bir derinleşme veya yükselme manası içerdiğini sözlerine ekledi.

 

Tüm Haberler

Tümü için tıklayın...