Kur'an'ın 'Kâfirlerle Dostluğu Yasaklaması’nı Nasıl Anlamalıyız?

TV111'de her hafta İslamî bir kavramı tefekkür eden program Kavram Atölyesi'nde, geçtiğimiz hafta, ilahiyatçı Kenan Demirtaş ve kızı Emine Demirtaş Sirkecioğlu 'ehl-i kitap' kavramını konuştular. Mezkûr kavramı konuşurken kâfir-müslüman ilişkilerinde gözetilmesi gereken dengeye de değinen ikili, özellikle Nisa sûresinin 144. ve Maide sûresinin 51. ayetlerine bu perspektiften bir parantez açtılar.

"Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin; (bunu yaparak) Allah'a, aleyhinizde apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?" veya "Ey iman edenler! Yahudileri ve Hristiyanları dostlar edinmeyin. Onların bazısı, bazısının dostlarıdırlar. İçinizden kim onları dost edinirse şüphe yok ki, o da onlardandır. Muhakkak ki Allah o zalimleri hidayete, doğru yola iletmez." mealindeki ayetlerin öncelikle 'tefsir usûlü bağlamında' değerlendirilmesi gerektiğini belirten Kenan Demirtaş, bu noktada hatırlanması gereken ilk tefsir kaidesinin de "Bir hüküm müştak üzerine bina edilirse iştikak hükmün illetini gösterir" olduğunu ifade etti.

Bu açıdan bakıldığında ayetlerin bize emrettiği şeyin 'kâfirlerin kâfirlik yönleriyle dost edinilmemesi' olduğunu belirten Demirtaş; aslında burada Müslümanlara 'başka din mensuplarının itikadlarına, amellerine veya adetlerine özenmeme' hassasiyeti aşılandığını dile getirdi. Kur'an'da geçen başka ayetlerin ve özellikle sünnet-i seniyyedeki örneklerin kâfirler ve Müslümanlar arasındaki hukuka dair başka birçok önemli detay içerdiğini belirten Demirtaş; bu detayların bize öğrettiği şeyin 'sadece düşmanlık olmadığını' da sözlerine ekledi.

Tüm Haberler

Tümü için tıklayın...