Risale-i Nur Yalnız Nurcuların Malı Değildir

Risale-i Nur yalnız Nurcuların malı değildir

"Muhabbet, uhuvvet, sevmek, İslâmiyetin mizacıdır, rabıtasıdır. Ehl-i adavet, mizacı bozulmuş bir çocuğa benziyor ki, ağlamak ister; birşey arıyor ki onunla ağlasın."

Her pazartesi TV111 ekranlarında izleyicisiyle buluşan Alternatif Bakış programında bu hafta, araştırmacı-yazar Metin Karabaşoğlu ve hukukçu Ömer Faruk Uysal, Şener Boztaş'ın "Risale-i Nur'un neşri ve Nur hizmetinin geleceği..." temalı sorularını yanıtladılar.

Programın ilk kısmında, Diyanet İşleri'nin Risale-i Nur'u basmaya başlaması ve külliyatın basımını durma noktasına getiren bandrol sorunun çözülmesiyle birlikte, şu an gelinen noktaya dair analizler yapan Karabaşoğlu; bu durumun, Bediüzzaman'ın ta 1950'lerde Demokrat Parti'den istediği üç şeyden birisinin daha vücuda gelmesi anlamında Nur talebelerinin bayramı olması gerektiğini dile getirdi.

Diyanet İşleri'nin Risale-i Nur'u basmasının ise, onun sadece 'Nurcular' denilen bir grubun malı olarak kalması değil, ümmete malolması anlamında kıymetli bir konum icra ettiğini belirten Karabaşoğlu; Bediüzzaman'ın Risale-i Nur'u asla bir grubun malı olarak düşünmediğini, onun bütün ümmete ulaşmasını arzu ettiğini dile getirdi.

Böylesi bayram havası yaşanması gereken günlerde yaşadığımız kem tartışmaların ise yine Bediüzzaman'ın 'ehl-i adavetin çocuksu mizacına' gönderme yaptığı metinlerle ilgili birşey olduğunu belirten Karabaşoğlu; kemikleşmiş birtakım sorunların Risale-i Nur hizmeti yapan gruplar arasındaki ittihadı ve kardeşliği kötü etkilediğini, son bir yılda yaşananların da buna bir karine oluşturduğunu sözlerine ekledi.

 

Tüm Haberler

Tümü için tıklayın...