Sadeleştirme Neden Yanlış?

Sadeleştirme neden yanlış?

Biz, bir önceki kuşağın kavram dünyasına giremeyecek kadar bu dilin imkanlarını yitirmişiz.

TV111'de Kahve Bahane programında Kübra Nur Duran'ın konuğu olan senarist-yazar Tarık Tufan, son zamanlarda üzerinde çokça tartışılan 'Osmanlıcanın ders olarak okutulması' meselesi üzerine ilginç tesbitlerde bulundu.

Martin Heidegger'in (1889-1976) "Dil varlığın evidir" tesbitini anımsatan Tufan; bir medeniyete ve onun eserlerine dahil oluşun ancak onun dilini anlayarak olabileceğini; bunun bizim medeniyetimizdeki karşılığının da geçmişin dilini okuyabilmek, anlayabilmek, derinliklerine nüfuz edebilmekle mümkün olabileceğini ifade etti.

Osmanlıcayı bir gericilik tutumu olarak, bir ideolojik aygıt olarak, bir siyasi argüman olarak görenlerin aslında onun kültürel fonksiyonunu ıskaladıklarına dikkat çeken Tufan; hayatı aktüel siyasetten ibaret görenlerin, yalnız o pencereden bir okuma gerçekleştirenlerin elbette Osmanlıcanın hikmetini ıskalayacağını dile getirdi.

Ancak Türkiye'de Süleymaniye Kütüphanesi gibi 'içindeki eserleri okuyamadığımız' pekçok kütüphane bulunduğunu hatırlatan Tufan; okuyamadığımız bir medeniyetin kavramsal dünyasına da aşina olamayacağımızı, bunun ise doğrudan düşünebilme/üretebilme kapasitemize zarar verdiğini ifade etti.

Sadeleştirme çalışmalarına da değinen Tufan; bir düşünüre, mürşide, kanaat önderine intisab edenlerin yalnız şahsına değil, onun diline de intisab etme çabası içinde olması gerektiğini; çünkü o dilin mesajın bir parçası olduğunu; bu yönüyle sadeleştirme çabalarının aslında yanlış çabalar olduğunu sözlerine ekledi.

 

Tüm Haberler

Tümü için tıklayın...