Sanatçı İçin Besmele Nezaketin Eşiğidir

 

"Bizim sanatımızda, sanatın kendisini bir yüceltme sözkonusu değil. Sanat, ancak yücelttiği ile varolan bir olgu bizde."

Keyifli ve doyurucu içeriğiyle her hafta TV111 ekranlarında izleyicisiyle buluşan Kahve Bahane programında sanat eleştirmeni ve yazar Ömer Lekesiz, Kübra Nur Duran'ın konuğu oldu. Duran'ın; "Sanatın yüceltilmesi sanat ve ahlak düzleminde tam olarak nerede durur?" şeklindeki sorusu üzerine Lekesiz; yüceleştirme, marifet, ahlak, faydacılık ve sanatın amacı üzerine şunları ifade etti:

"Bizim sanatımızda herhangi bir yüceltme, sanatın kendisini bir yüceltme, sözkonusu değil. Sanat, ancak yücelttiği ile varolan bir olgu bizde. Demin de söylediğim gibi: Siz, sanatı bir merdiven gibi kullanarak kendinizi bir yere taşımazsınız. Sanatın aslî duruşu, oluşu ya da 'sanatın ontolojisi' dediğimiz şey; Allah'tan aldığımızı Allah'a iade etmek şeklinde. Yani bu şudur: Eğer herhangi bir kelimeyi Allah size hatırlatmayacaksa, o kelimeyi başınızı taşlara da vursanız hatırlayamazsınız.

Dolayısıyla kelime verili olan birşey. Allah tarafından verilen birşey. (Herşey bir kelimedir. Bunu da bu arada söyleyeyim. Bir mimarın da yaptığı bir kelimedir. Bir ustanın da yaptığı bir kelimedir. Bir şairin de neticede yaptığı bir kelimedir.) Allah size o kelimeyi vermişken, sizin de size hiçbir bedel istenmeden verilen o kelimeye karşı bir nezaket göstermeniz gerekir. Dolayısıyla siz besmeleyi o nezaketin bir eşiği olarak söyler, ondan sonra da Allah'tan aldığınızı Allah'a iade edersiniz. Zaten bunun ontolojik karşılığı da 'Yukarıdaki iner, aşağıdaki çıkar...' Allah iner, kul yükselir."

İzahlarının devamında bu tür bir Allah'ı yüceleştirme dışında sanatçının veya sanatın kendisinin yüceleştirilmesi gibi birşeyin bizim geleneğimizde olmadığını belirten Lekesiz; sanatımızda sanatçının, aradığı veya yaptığı şeyin merkezinde olmadığını sözlerine ekledi. 

Tüm Haberler

Tümü için tıklayın...